Mölln faciasının kurbanları 30. yıl dönümünde anıldı

  • Güncelleme: 27.11.2022 20:55
Mölln faciasının kurbanları 30. yıl dönümünde anıldı

Almanya’nın Mölln kentinde 23 Kasım 1992’de aşırı sağcılar tarafından kundaklanan evde yaşamını yitiren 2’si çocuk 3 Türk vatandaşı için anma töreni düzenlendi.

Irkçılığın kınanması ve benzer saldırıların unutturulmaması amacıyla düzenlenen anma programına; katliamda aile fertlerini kaybeden Arslan ailesinin fertleri ile Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Almanya Federal Meclis Başkanvekili Aydan Özoğuz, Kültürden Sorumlu Devlet Bakanı Claudia Roth, Mölln Belediye Başkanı Ingo Schaeper, Hamburg Başkonsolosu Emine Derya Kara, Hamburg ve Schleswig-Holstein DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç ile Eyalet Birliği Başkanı Mehmet Gök, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkan Yardımcısı Abdülhadi Turus’un yanı sıra  ve çok sayıda Möllnlü katıldı.

Kundaklanan evin önüne çelenk bırakılması ve saygı duruşuyla başlayan anma töreni, Quellenhof Oteli’nde düzenlenen etkinlikle devam etti.

Anma töreninde konuşan Federal Meclis Başkanvekili Aydan Özoğuz, Mölln katliamının Almanya’da yeni bir dönemi beraberinde getirdiğini belirterek, “Mölln’ün ardından Solingen kundaklamalarının Almanya’da yaşayan göçmen kökenlilerin pek çoğu için acı verici bir döneme işaret etti. Ne yazık ki NSU cinayetleri, mülteci yurtlarına yönelik sayısız saldırı ya da Hanau ve Halle’deki saldırılar, aşırı sağcı şiddet ve terörün, günümüzde hala gerçek bir tehlike olduğunu açıkça ortaya koymuştur.” ifadelerini kullandı.

Almanya’da ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının yeri olmadığının açıkça gösterilmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Özoğuz, “Son 30 yılda pek çok gerileme yaşadık, ancak zaman zaman umut ışıkları da gördük. 2015’ten 2018’e kadar ve şimdi de Ukrayna’dan gelenlerle, mültecilere yardım etme konusundaki inanılmaz isteklilik, Almanya’daki insanların büyük çoğunluğunun kökenleri ve dinleri ne olursa olsun birbirlerine destek olmak istediklerini göstermektedir.” şeklinde konuştu.

Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de, Mölln faciasında yaşanan acının, sadece Arslan ve Yılmaz ailelerinin değil, Almanya’daki Türk toplumunun ortak acısı olduğunu söyledi.

Almanya’daki Türklerin, evlerinin, iş yerlerinin, camilerinin hala saldırılara ve hakaretlere uğruyor olmasının, ülkede ırkçılığa karşı mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayan Şen, “Yabancı düşmanlığı ve ayrımcılığın demokratik toplumlarda yeri yoktur. Bu tür hastalıklı eğilimlere karşı güçlü bir direnç kültürü oluşturulması; nefret, ırkçılık ve ayrımcılığın her türüyle, tüm imkanlar kullanılarak, topyekün mücadele edilmesi gerekmektedir. Bu konuda Federal Hükümetin çabalarını destekliyor, ilave adımların da atılmasını bekliyoruz.” dedi.

“Bugün 30. yıl dönümünü anmak için bir araya geldiğimiz facianın da acı bir şekilde ortaya koyduğu üzere, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı ve ayrımcılık bu sınamaların başında gelmektedir. Vatandaşlarımıza karşı yapılan insanlık dışı ırkçı saldırılar, hatıralarımızda derin yaralar açmıştır. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, Mölln, Solingen ve Hanau saldırılarını, NSU cinayetlerini unutamayız diyen Şen, Almanya’da yaşayan Türklerin, bir yandan içinde yaşadıkları, ekmeklerini kazandıkları ve ikinci vatan olarak adlandırdıkları bu ülkeye uyum sağlamaya, kendilerini kabul ettirmeye gayret ederken, bir yandan birçok sorunla ve sınamayla da karşılaştıklarını dile getirdi.

Meydana gelen faciaların bir daha yaşanmaması için, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığıyla Türk ve Alman herkesin mücadele etmesinin elzem olduğunu dikkat çeken Şen, “Toplumun tüm kesimlerinin, her türlü görüş ayrılığını bir kenara bırakarak, bu amaç etrafında birleşmesi gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti olarak, Almanya’daki insanlarımızın hak ettikleri şekilde huzur, esenlik, refah içinde, Alman toplumuyla uyum içerisinde yaşamaları ve ülkelerimize değerli katkılar sunmayı sürdürmeleri için Alman makamlarıyla iş birliğini önemsiyoruz. Almanya Türk toplumuna hep birlikte sahip çıkmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Almanya’da geçen hafta “NSU 2.0” davasında alınan mahkumiyet kararını da memnuniyetle karşıladıklarını belirten Şen, bu tür emsal kararların ırkçı motiflere sahip kişilerin istedikleri gibi eyleme geçmelerine karşı caydırıcılık sağlaması bakımından büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Şen, Alman medyasında yer alan birçok haber ve programda İslamofobi ve yabancı düşmanlığına zemin hazırlayan önyargılı ifadelerin yer aldığına işaret ederek, herkesin bu tür yaklaşımlara karşı dikkatli olması gerektiğini kaydetti.

Almanya’daki Türklere yönelik saldırıları anmanın ve hafızalarda canlı tutmanın, benzer vahim hadiselerin yaşanmasına karşı önemli bir tedbir olduğunu aktaran Şen, “Mölln’den sonra, Solingen faciasının (29 Mayıs 1993) yaklaşan 30. yıl dönümünü da aynı hassasiyetle anacağız. Bu faciaları unutturmamaya ve ırkçılık tehlikesine her zaman yüksek sesle dikkat çekmeye kararlıyız.” diye konuştu.

Hamburg ve Schleswig-Holstein DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Osman Dikeç ve Eyalet Birliği Başkanı Mehmet Gök’te 30 yıl önce dünyanın, Mölln ve yarım sene sonra da Solingen’de meydana gelen ırkçı terör saldırılarının şokunu yaşadığını, nice canlar yitirildiğini, nice gözyaşları döküldüğini ve ırkçılık hastalığının acı sonuçlarına tüm insanlık, bir kez daha şahit olduklarını belirterek, “Terör saldırılarında hayatını kaybeden kardeşlerimize bir kez daha Yüce Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına sabır ve metânet niyaz ediyoruz” diye konuştu.

Anma etkinlikleri kapsamında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Mölln Fatih Camii’nde Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından dua edildi. Kilisede de özel bir anma etkinliği düzenlendi. Hayatını kaybeden 3 kurban için dua edildi.

Mölln’de 23 Kasım 1992’de kundaklama sonucu Yeliz Arslan (10), Ayşe Yılmaz (14) ve Bahide Arslan’ın (51) hayatını kaybettiği evin önüne gelen insanlar çiçek bırakarak hayatını kaybedenleri andı.

Ercüment Aydın / Köln